Oğuz Can DURMUŞOĞLU
Karar Süreci
2008 yılının haziran ayının başında üniversite eğitimimi tamamladıktan sonra yurt dışına çıkıp yabancı dilimi geliştirmek ile yüksek lisans eğitimi alıp akademik kariyer yapma hayalim arasında bir ikilem yaşadım. Hangisi benim için daha faydalı olacak, karar vermek çok da kolay değildi. Bu nedenle özellikle internet üzerinden gidebileceğim ülkeler, alabileceğim eğitim, masraflar ve koşullar hakkında yaklaşık 2 ayı kapsayan detaylı bir araştırma yaptım.Bu arada şansımı kaybetmemek adına yüksek lisans eğitimime de başlamıştım. İngilizcemi geliştirmek adına daha çok Malta, Amerika, İngiltere, Kanada gibi ülkeleri tercih etmeyi düşünürken Avusturya ile ilgili öğrendiğim bilgiler tüm fikirlerimin değişmesine neden oldu çünkü bir senelik Almanca dil eğitiminden sonra hem yüksek lisans eğitimimi alabileceğim hem de aynı zamanda İngilizce dışında bir dil daha öğrenebileceğim için heyecanlanmıştım ve tabii aynı zamanda Almancayı öğrenebilir miyim diye şüphelerim de yok değildi ama kararımı verdim ve sıradaki soru ise nasıl gidebileceğim yönünde olmuştu ve neler yapmalıydım! Sordum soruşturdum çünkü daha detaylı bilgilere ihtiyacım vardı ve yolumuz bu sırada EDUCATION CAMP ile kesişti. Gidip görüştüm kendileri ile, güler yüzlü bir şekilde bildiklerini ve yapmam gerekenleri bana aktardılar. İçime sinmişti ve ben de fazla geç kalmadan gereken evrakları toplayıp hazırladım çünkü eylül ayının ilk gününe kadar başvuruyu yapmak gerekiyordu yoksa bir sonraki dönemi beklemek zorunda kalacaktım.Başvurumu yaptım ve heyecanlı bekleyiş dönemi başladı.Viyana'ya gitmek için üniversitenin kabul ve vize sürecini yaşamak gerekiyordu. Education Camp yetkilisi Semra Akış bu dönem içerisinde bana istersem Almanca eğitimimin ilk aşamasına başlamak konusunda yardımcı olabileceğini ve bu şekilde Avusturya’ya ilk gittiğimde daha az zorluk çekeceğimi söyledi, ben de bu mantıklı öneriyi kabul ettim. 2 ay kadar bir süre temel olacak şekilde Almanca öğrendim ve bunun gerçekten de çok yardımı oldu daha sonra Avusturya’ya geldiğimde. Bu bekleme süreci içerisinde okul kabul belgem çıkmadan Schengen vizesi alarak Viyana'ya gittim, verdiğim kararın çok isabetli ve doğru bir karar olduğunu bir kez daha anlamış oldum.
Konaklama
Kalacağım yurt 22 metrekarelik küçücük bir odaydı ve iki kişilikti. Ama yine bir heyecanla odama yerleştim ve bu arada başlamış olan Almanca kursumda eğitimimi almaya devam ettim. Kaldığım yurt şehrin biraz dışındaydı ve şehir merkezine ulaşmak için metro ile yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk yapmam gerekiyordu üstelik Türk, Hintli ve Zenci ağırlıklıydı ve bunun yanında yurdun çatısında bulunan yüzme havuzundan bir tek Türkler yararlanamıyordu ve bu şartlar beni biraz rahatsız etmişti açıkçası. Okul kabulümü alıp tam olarak Viyana’ya yerleştikten sonra ilk iş olarak kaldığım yeri değiştirmeyi kafama koymuştum, ancak burada da bir problem vardı ki şehir merkezine yakın yerlerde bir Türk öğrencinin ev kiralaması.Yaklaşık 4-5 ay ev aradıktan sonra Education Camp' ın araya girip yardımcı olması ile kendime şehir merkezinde güzel bir ev kiralayabildim. Evde yaşamak yurtta yaşamaktan her zaman için daha avantajlı çünkü ailenizi arkadaşlarınızı misafir edebilirsiniz, her gün evde yemek yapabiliriniz ki bu çok uygun bir yaşam şekli olmakta, üstelik ders çalışabilmek adına yine evdeki refahı hiçbir yerde bulamazsınız.
Eğitim
Bununla beraber ben okul kabulüm geldikten sonra Viyana’ya yerleşince Viyana’yı komple gezme ve anlama fırsatı buldum, Almancamın her gün gelişmesi ile kendime olan güvenim de artmaya başladı. Düzenli olarak 2 sömestır Almanca kursu aldıktan sonra üniversiteye geçmeye hak kazandım.Üniversitede okumak harika, özellikle TU nun fakülteleri biraz dağınık bu yüzden ders seçerken ders aralarına birer saat ara koymak çok mantıklı oluyor. Bununla beraber yabancı dil asıl olarak üniversite eğitimine başladıktan sonra gelişiyor çünkü kendi alanınızda dilinizi geliştirmek zorunda kalıyorsunuz.Viyana teknik üniversitesindeki eğitim şartları ise gerçekten inanılmaz! Özellikle daha üniversitenin kapısından girer girmez her köşe başında göreceğiniz LCD ekranlarda günün tüm programının yazması insanı etkilemiyor değil hani. Ben kısacası Viyana’yı çok beğendiğimi itiraf etmeliyim. Şehrin düzeni, ulaşımın kolaylığı, Türkiye’ye yakın olması ve bununla beraber üniversitelerinin Dünya çapında ünlü olması Viyana’yı sevmeye yetiyor bile. Kesinlikle gelinmesi gereken bir şehir diyebiliriz kısaca… |